Kabir, Arapça kökenli bir kelime olup Türkçe'de mezar demektir. Vefat eden kişinin defnedildiği yer olan kabir, kişinin ahiret yolculuğunun başladığı yerdir. Vefat eden kişinin defnedilmesinin ardından çeşitli hayırlar yapılırken kabir kurbanı diye birşey var mıdır? İlk sorgunun başladığı yer olan kabirdeki ölmüş kişi adına kurban kesilir mi?
Evet, mali ve manevi ibadetin bir başkası adına yapılmış olması, sevabını bir başkasına hediye edilmesi sahihtir. Nasıl ki Kur’an-ı Kerim okuyarak sevabını Peygamber Efendimiz (S.A.V), diğer peygamberler, sahabe ve ölmüşlerimizin ruhuna hediye ediyorsak vefat etmiş kişilerin ruhu için de kurban kesebiliriz.
İslamiyet’te “Kabir Kurbanı” veya “Ölü Kurbanı” diye bir ibadet ya da kurban çeşidi yoktur. Peki, ölüye kurban kesilir mi? Evet kesilir. Ölmüş birisi adına veya sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Kurban ruhuna (hediye) küçükbaş veya büyükbaş hisse keserek yada hayır kurumları aracılığıyla bağış yaparak bu ibadeti yerine getirebilir.
Kişi vefat etmiş olan annesi veya babası için kurban kesebilir mi? Kişi anne babası olduğu gibi vefat eden tüm akraba, eş, dost, herkes için kurban kestirebilir. Bu tamamen gönülden yapılmış, Allah (c.c) rızası gözetilerek yerine getirilmiş bir ibadettir.
Ancak bir vasiyet söz konusu ise kurbanı zorunlu olarak kesmek gerekir. Yani kurban borcu olup da hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise, mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir.
Ruhuna hediye kurban, bir kimsenin vefat eden bir yakını veya sevdikleri için, onların hayrına kurban kesmesi anlamına gelir. İslam'ın temel kaynakları olan Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislerde açıkça belirtilen bir ibadet türü değildir.
Yani, İslam'da farz veya vacip bir ibadet olarak kabul edilmez. Hayır ve sevap amacıyla değerlendirilirse ölen kişinin günahlarının bağışlanması, kabirdeki azabının hafifletilmesi veya derecesinin yükselmesi niyetiyle kurban kesilir. Bu bir niyettir. Her şeyi Allah (c.c) bilir.
Ayrıca sadaka ve paylaşma yönü bulunur. Kesilen kurbanın eti fakir ve muhtaçlara dağıtılarak sevabı ölen kişiye bağışlanır.
Tâbiînden olan Haneş’ten rivâyet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Ben Ali’yi (r.a.) iki koçu (birden) kurban ederken gördüm de kendisine; ‘Bu da nedir?’ diye sordum. ‘Resûlullah (s.a.s.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.’ cevabını verdi.” (Ebû Dâvûd, Edâhî, 2 [2790]; Tirmizî, Edâhî, 3 [1495]).
Kabir kurbanı, bir kişinin vefat etmesinden sonra çocukları, akrabaları veya arkadaşları tarafından ruhuna hediye edilerek kesilen kurbandır.
Kabir kurbanı, sevabı vefat eden kişiye bağışlanarak, hediye edilerek kesilen kurban olması hasebiyle mali bir ibadettir. Bu durumu Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında yaşanan bir olay ile açıklayabiliriz.
Hasemiye denilen bir kabileden bir annemiz Allah Resulü’ne (S.A.V) gelir. Benim babamın malı vardı ve üzerine Hac farzdı. Babam hac vazifesini yerine getiremeden vefat etti. Ben onun yerine Hac yapsam onun üzerinden farz düşermi diye sorar. Peygamber Efendimiz, “Babanın dünyevi bir hususta bir borcu olsaydı ve sen bu borcu kapatsaydın, bu borcu kapatmış olur muydun” diye sordu. Annemiz, “Evet ya Resulallah borcu kapatmış olurdum. Babamı uhdeden kurtarmış olurum” der. Peygamber Efendimiz (S.A.V) hac için de aynı şey geçerlidir buyurmuştur.
Ruhuna kurban hediye edilmesi gönüllü olarak yapılan bir ibadet şeklidir. Yani, İslam'da "Kabir kurbanı" diye özel bir kurban çeşidi yoktur. Olmadığı için de belirli bir kesim zamanı da yoktur.
Peki, bir yakınımız vefat etti. Bu durumda vefat eden kişinin kurbanı ne zaman kesilir? Aslında sorunun cevabı aynıdır. Çünkü böyle bir zorunluluk yoktur. Kişinin kalbinden ruhuna hediye olarak kurban kesmek geçmiş ise maddi açıdan ne zaman uygunsa kurbanı kesebilir ya da bağış yaparak kestirebilir.
Vefat eden kişinin ruhuna kurban kesilmesi için herhangi bir zaman dilimi olmamakla birlikte, Kurban Bayramı’nda kandiller, Cuma günleri ya da Recep, Şaban ve Ramazan ayları gibi mübarek günlerde kesilebilir. Bu günlerde hayır işleme konusunda hassasiyet daha yüksek olduğundan tercih edilir.
Eğer vefat eden kişinin sağlığında kurban vasiyeti varsa bu da mirasçıları tarafından ilk uygun zamanda yerine getirilerek, vefat eden kişi adına kurban kesilmeli veya bağış yoluyla kestirilmelidir.
Evet, kesilebilir. Kurban Bayramı'nın fazileti ve kurban kesme ibadetinin önemi büyüktür. Dinen kurban kesilen bir özel günler olduğu için tercih edilebilir.
Allah (c.c.) Hac Suresi 37. ayette; "Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır. İşte Allah onları sizin istifadenize verdi ki size doğru yolu göstermesinden ötürü O’nu tâzimle anasınız. İyilik yolunu tutanları müjdele!" buyuruyor.
Kurbanınızı Kurban Bayramı’nda bağışlayabildiğiniz gibi yılın herhangi bir gününde de bağışlayabilirsiniz. Yurtdışı vacip kurban organizasyonu kapsamında Afrika, Asya ve Balkanlar dediğimiz gönül coğrafyasındaki ihtiyaç sahibi Müslüman kardeşlerimize ikramda bulunabilirsiniz.
Kurban Bayramının birlik, beraberlik ve paylaşma güzelliğinin yaşandığı ortamlarda merhum ya da merhume olarak vefat eden kişi adına kurban kesilmesi daha güzeldir.
Bir kimsenin vefat eden bir yakını veya sevdikleri için, onların hayrına kurban kesmesi onları hatırlama ve Allah’ın (c.c) rızasını gözetmesidir. Ruhuna kurban keserek ya da kestirerek hediye etmenin de belirli şartları vardır. Peki, kabir kurbanı şartları nelerdir?
Ruhuna hediye olarak kesilecek kurbanın İslami usül ve kaideleri taşıması gerekmektedir. Kurbanın kesim şartları, genel kurban kesim şartlarına benzer. Kurban olabilmesi için sığır ve mandalar iki yaşını (24 ayını), deve beş yaşını, keçi ve koyun bir yaşını bitirmiş olmalıdır.
Bu kurban tamamen gönüllü olarak kesilir, yani dinen herhangi bir zorunluluğu yoktur. Ancak, kurban borcu olup, hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi şarttır.
Bu rivâyette Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine yol göstermez. Buna göre vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez.
Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair vasiyeti yoksa kesen kimse, bu kurban etini fakirlere yedirebileceği gibi kendisi ve zenginler de yiyebilir. Ancak ölen kişinin vasiyeti varsa, tamamen fakirlere yedirilmesi veya dağıtılması gerekir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/326).
Kabir kurbanı yani vefat eden bir kişinin ruhuna hediye edilerek kesilen kurban için vasiyet dışında bir kesme durumu yoktur.
Yani vasiyet durumu kurban kesmeyi zorunlu kılar. Bir kişi hayattayken kurban kesmesini vasiyet etmişse ve malvarlığı yeterliyse, mirasçılarının bu vasiyeti yerine getirmesi gereklidir. Yani mali ibadetlerin bir çoğunda niyabet (Başkası adına ve/veya hesabına iş görmek) caizdir.
Bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi kurban da kesebilir.
Diğer Yazılar
TÜM YAZILARI OKU