TR
BAĞIŞ YAP
TÜRK LİRASI

"İDDEF'imizin Hizmetlerini Korumak Boynumuzun Borcudur"

"İDDEF'imizin Hizmetlerini Korumak Boynumuzun Borcudur"
İDDEF Genel Başkanı Mehmet Turan Hocaefendi, bağışçıların sorduğunu, sorguladığını ve yaptığı hayırlara sahip çıktığını ifade ederek, bu hizmet gemisinin yolcularının ikna edilerek yüklenen yolcular olmadığını, araştıra araştıra, hesap sora sora bu gemiye binen inanmış kimseler olduğunu söyledi.

İDDEF TV Youtube kanalında yayınlanan Ümmetin Renkleri programına konuk olan İDDEF Genel Başkanı Mehmet Turan Hocaefendi, İDDEF’in faaliyetlerini ve hizmet alanlarını anlattı. Turan Hocaefendi, “Hiçbir ibadet şüphe ile yapılmaz. Önce hakkınızı sonra haddinizi bileceksiniz. Hakkımızı bilmemizin karşılığı yaptığımız hizmetleri sonuna kadar korumak ve kollamak bizim boynumuzun borcudur. Bunu son nefesimize kadar namusumuz gibi görür koruruz” dedi.
   

“Derdimiz, Niyetimiz ve Gayemiz Medresedir”

İDDEF’in hizmetlerinin ana gayesini anlatan, “Derdimiz, niyetimiz ve gayemiz medrese” diyen İDDEF Genel Başkanı Mehmet Turan Hocaefendi, “Bir ruhun, bir davanın tüm dünyada oluşmasından bahsediyoruz. Ruhun, anlayışın, silsilenin yaşamasıyla kıyamete kadar sürecektir. İDDEF de bu büyük hizmet içerisinde, okyanusta damla misali 80’li yıllarda başlayan tebliğ ve davet hareketi, 2009 yılında İnsana Değer Veren Dernekler Federasyonu olarak kurulup ülkemiz dışına açılmasıyla çalışmalarına başlamıştır. Bine yakın hizmet ordumuz, 20 bine yaklaşan gündüzcü ve yatılı talebelerimizle birlikte ehli sünnet vel cemaat çizgisinde dünyanın en ücra köşelerine kadar hizmetlerimiz ulaşmıştır. İDDEF bu vizyon ve misyonla hareket etmektedir” ifadelerini kullandı.


“Kiminle Görüştüğümüzden Ziyade Niçin Görüştüğümüz Önemlidir”

İDDEF’in Suriye çalışmaları ve gerçekleşen bir ziyareti paylaşan Turan Hocaefendi, “Huzurun karşısında her zaman huzursuzluk vardır. Huzurdan huzursuzluk duyan insanlar dün de vardı, bugün de olacak, kıyamete kadar da var olacaktır. Kiminle görüştüğümüz önemlidir ama önemli olan niçin görüştüğümüz çok daha kıymetlidir. Değerlerimizi ve kırmızı çizgimizi koruyarak her kapıyı çalar, her kapıdan içeri girer ama biz kendi değerlerimizi karşı tarafa yükleme görevini üzerimize almışsak zaten gayemiz belli olmuştur. Mesela Suriye içerisinde her bir adımında, çalıştığımız ve beraber olduğumuz her alanda tebliğ, tedris ve tasavvuf üçgeninde çalışan kişi, kurum ve kuruluşlardan oluşur. Bu alan içerisinde aynı zamanda tebliğ ve davet vardır. Örneğin Suriye’nin İdlib şehrinde İdlib Üniversitesi Rektörünü ziyaret ettik. İnancı ve akidesi ne olursa olsun. Mahmud Efendi Hazretlerimizin Arapça’ya çevrilmiş hayatının yer aldığı eseri ki bu eser de Hüseyin Avni hocamız başta olmaz üzere, Cübbeli hocamız vs. birçok önemli hocamızın oluru ve imzası vardır. Hatta bu ziyaret sonrası aylık olarak talebelere nasihat için davet edilmemize rağmen buradan herhangi bir fitne çıkabilir kaygısıyla biz eserlerimizi size hediye ettik, eserleri talebelere okutursanız neler yapmak istediğimiz anlarsınız dedik. Mesele bir ziyaretten müteşekkir bir konudur” dedi.


“Önce Hakkınızı Sonra Haddinizi Bileceksiniz!”

Çalışmalar sonrası gelen takdir ve tebriklerin zamanla oluşan duygu ve hissiyatla değişebildiğini belirten Turan Hocaefendi, “Yaptığımız çalışmalara dün aferin, ne güzel yapılmış denilirken bugün bu kadar nasihat ettik dinlemedilere dönebiliyor. Biz bu konular hakkında konuşmayız. Konuşmamıza da gerek yok. Netice itibariyle biz atmış olduğumuz adımlara, yapmış olduğumuz hizmetlerde tek bir şeyi net olarak öğrendik. Yaptığınız her işte, önce hakkınızı sonra haddinizi bileceksiniz. Hakkımızı bilmemizin karşılığı, yaptığımız hizmetleri son nefesimize kadar korumaktır. Hizmetleri korumak, kollamak bizim boynumuzun borcudur. Bunu koruruz, korurken de haddimizi bilir, edep sınırlarının dışına asla taşmayız. Bugün Burkina Faso’da yapmış olduğumuz karyelerdeki medreselerin çoğu Hristiyan bakanların talepleriyle yaptık. Onlara götürdüğümüz teklif ve projeler, insani ilişkiler ile birlikte biz Hristiyan bir bakanın köyünde külliye yapmasına, yaptırmasına vesile olduk. Dolayısıyla tüm bunlara bakıldığında bir takım isnatlar ile, hatta bir takım açık iftiralar ile yılacak, yıldırılacak, çökecek, çöktürülecek bir kuruluş değiliz. Çünkü arkamızda yüzbinlerce kardeşimizin hem desteği hem de muhabbeti var. Çünkü biz infak anlamında ver kurtul değil, ver takip et sistemi kurduk” diye konuştu.

İDDEF burkina faso afrika hizmet ağacı dua ehli sünnet

“Bağışçımız Soruyor, Sorguluyor, Sahip Çıkıyor”

Bağışçıların yardımlarını ve kalıcı eserlerini takip ettiğini ve bundan mutluluk duyduklarını söyleyen Turan Hocaefendi, “Bir bağışçımız çağrı merkezini arıyor ve '11 yıl önce kuyu açtırmıştım, son 1 senedir bu kuyudan haber alamadım...' diyor. Bak, sorguluyor. Biz böyle bir kitle oluşturmuşuz. Hayırseverlerimizin bağışlarıyla yapılan her işin hesabı şeffaf ve somut şekilde karşıya aktarılmış. Biz İDDEF’e neden yardım etmeyelim? Birileri çıkmış efendim karışık, kuruşuk, nereye gittiği belli değil demiş. Bu çok soyut bir ifadedir. İftiranın da ötesinde bir şeydir. Biz İDDEF’in hayırsever kitlesini oluştururken her zaman şunu söyledik. Kalbinize zerre kadar şüphe düşerse, yardım yapmayın. Bir kardeşimiz Afganistan’daki bir medrese ile ilgili aradı. Şüpheyi gidersek de öyle yapsak dedi. Hiç görüşmeye gerek yok, eğer şüphe oluşmuşsa olmaz. Hiçbir ibadet şüphe ile yapılmaz” dedi.


"Bu Hizmet Gemisinin Yolcuları İkna Edilmiş Değil, İnanmış Kimselerdir"

İDDEF Genel Başkanı Mehmet Turan Hocaefendi, “Bu gemi Allah’ın izniyle kıyamete kadar yüzecek bir gemidir. Bu geminin yolcuları ikna edilerek yüklenen yolcular değil bu geminin yolcuları sora sora, konuşa konuşa, araştıra araştıra, hesap sora sora bu gemiye binen inanmış kimselerdir” ifadelerini kullandı.


“Şüphe Duyan Kişi Emanetini Kurumumuza Vermesin”

Yaklaşan Kurban Bayramı dolayısıyla, İDDEF’in yurtdışı vacip kurban organizasyonu hakkında bilgilendirmede bulunan ve dikkat çeken uyarılarda bulunan Turan Hocaefendi, “Kurban bizi Allah’a (c.c) yaklaştıran bir vesiledir. İkramlaşma, hediyeleşmedir. Bu sene de birçok algı yürütmeye çalışıp, sıkıntı çıkarmaya çalışacaklar. Üstüne basa basa söylüyoruz ki hiçbir ibadet şüphe ile beraber olmaz. Şüphe duymayacaksınız. Şüphe duyduğunuz an kesinlikle emanetinizi bize vermeyin. Zerre şüphesi olan kardeşimiz bizi sevdiği halde bile şüphesi olan kardeşimiz asla ve kata emanetini kurumumuza vermesinler. Verirlerse o şüphe ile yapılan ibadet o yerine ulaşsa dahi bir bereketi olmaz. Kurbana yaklaştığımız şu günlerde bir takım algılar, bir takım dedikodular, bir takım iftiralara kardeşlerimiz muhatap olacak. Tüm kardeşlerimiz vicdanlarına müracaat edecek, kalbi mutmain ise emanetini verecektir” dedi.

Diğer Haberler

TÜM HABERLERİ OKU